Popis: |
Öz: İnsanın normal standartlarda yaşaması için en başta yeme içmeye ihtiyacı vardır. Bu onun en doğal hakkıdır. Nitekim Allah, beslensin diye insana sayı-sız derecede gıda ve nimetler vermiştir (İbrâhim, 14/34; Nahl, 16/18). Allah, söz konusu nimetlerin tüketilme prensiplerini de belirlemiş; kendisine verilen maldan akrabaya, yoksula, yolcuya, çaresiz kalana hakkını vermesini istemiş ama gereksiz yere saçıp savurmasını yasaklamıştır (İsrâ, 17/26). Allah, hedonik tüketim boyutunda harcama yapanların davranışını şeytanın hareketiyle öz-deş kabul etmiş ve onları “şeytanların dostları”, “şeytanların kardeşleri” diye nitelemiştir. Her dönemde aşırı tüketenler olduğu gibi modernleşen toplu-mumuzda özendiren reklamların etkisiyle tüketimi mutluluk aracı gibi gören kişilerin sayısı sürekli artmaktadır. Yersiz yapılan tüketim, birçok aileyi eko-nomik krize sokmaktadır. Bu nedenle Allah gerek bireysel gerekse toplumsal düzeyde olası krizlerin baş göstermemesi için, harcamaların savurganlık ve cimrilikten uzak olmasını tavsiye etmiştir (Furkân, 25/67). Tüketim alanını sadece yeme içme ile sınırlandırmak yanlış olur. Yeme içmenin yanında giyim kuşam, ev araç gereçleri, günlük kullanılan telefon ve diğer teknolojik aletler, bu kapsamda ele alınmalıdır. Günümüzde tüketim piyasası, normal yaşamın devamı ve sürdürülmesi için gerekenin çok ötesine geçtiği söylenebilir. Bunda gerek ulusal gerekse uluslararası reklam ajansları ve modaevlerinin büyük bir etkisi bulunmaktadır. Kimi zaman yazılı ve görsel medyada bazı insanların, yüklü miktarda çarşı pazara çıktıkları, yanındaki bütün meblağı harcamadıkça rahat etmedikleri itirafını okuyor, görüyoruz. Tebzîr başka bir ifadeyle savurganlık, sadece içinde yaşadığımız top-lumun sorunu değildir. Geçmiş toplumlarda da farklı oranlarda kendini gös-termiştir. Ama bugünün savurganlığı, neredeyse zirveye çıkmıştır. Bu nedenle hem geçmişte hem günümüzde bütün kutsal metinlerde israfın olumsuzluğu ve getirdiği olası sonuçlar konusunda uyarılar vardır. Tüketim olayında özentinin, başkasını taklit etmenin de büyük bir et-kisi vardır. Toplumdaki tüketim lüksüne sahip bazı kimselerin, çevrelerindeki birçok kişiyi psikolojik olarak etkiledikleri bir realitedir. Örneğin Kur’ân, sa-vurganlıkla ilgili bazı uyarılarda bulunduğu kadar, bu konuda Eski Mısır top-lumunda zengin olan Kârûn’dan, onun haşmet ve görkeminden söz etmiştir. Nitekim daha sonra onun zenginliğine “Kârûn hazineleri” diye vurgu yapıl-mıştır. Kur’ân, bütün mal varlığıyla Firavun’un en büyük destekçisi olan Kârûn’un, en pahalı elbiseler içinde insanların karşısına çıktığını; dünya haya-tına düşkün, lüks yaşamak isteyenlerin ona son derece imrendiğini, onun ye-rinde olmaya can attıklarını haber vermiştir. (Kasas, 28/79). Kur’ân’ın, israfla ilgili gündeme getirdiği bu tablo, bireysel gösteriş, görkem ve haşmetin, lüks ve refah içindeki yaşantının, birçok insanı psikolojik olarak etkilediğine dair canlı bir örnek sayılabilir. Günümüz tüketim mantalitesinin değiştiği, daha ileri boyutlara vardı-ğı rahatlıkla söylenebilir. Mal ve hizmetler, neredeyse birer haz alma objesine dönüşmüş, tüketiciler için arzulanan ürün ve elementlere ulaşmak, onları bir defasına da olsa denemek, hayattan zevk alma bağlamında görülmeye baş-lanmıştır. Bu ise insanların, duyduğu ihtiyaçtan daha çok, hedonist duygu ve dürtülerini tatmin etmesi olarak değerlendirilmektedir. Bugün toplumun her katmanında ama az ama çok, gereğinden çok faz-la harcama örneklerine şahit olunmaktadır. Söz konusu harcamalar, gelirin birkaç katını oluşturmaktadır. Toplumda ama ilgili ama ilgisiz, ama zengin ama fakir, ama genç ama yaşlı birçok kimsenin, teknolojik her yeni ürüne ulaşma yönünde çaba gösterdiği görülmektedir. Ailesinin katkısıyla tahsil hayatına devam eden bazı öğrencilerin bile, iş insanının sahip olduğu telefon, kamera, bilgisayar gibi teknolojik ürünlere sahip olma dürtüsü bir örnek ola-rak verilebilir. Düşük bir iskontoyla kısa süreliğine birkaç ürünün reklamını yapan alışveriş merkezlerinin önünde geceleyen, saatlerce ayakta bekleyen; kapılar açıldığında ise birbirini ezen insanlar, televizyon ekranlarında boy göstermektedir. Bu çalışmada tebzîrin sözlük ve terim anlamı verilmiş, onun daha çok gerçekleştiği yeme-içme, giyim-kuşam, düğün-davet gibi alanlar belirtilmiş; tebzîr hastalığının nasıl ve kimler tarafından baskı altına alınabileceği vurgu-lanmıştır. |