Cingöz Recai Romanlarında Narsistik Eril Söylem

Autor: Hilal DEMİR BAYRAKTAR, Nihayet ARSLAN
Rok vydání: 2022
Předmět:
Zdroj: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi.
ISSN: 2667-4424
DOI: 10.47948/efad.1205261
Popis: ÖZ Peyami Safa’nın Server Bedi müstearıyla yazdığı Cingöz Recai serisi, Türk polisiye edebiyatında önemli bir yere sahiptir. 1924-1960 yılları arasında 55 (elli beş) hikâye ve 9 (dokuz) roman olarak yayımlanan seri, Türk polisiye edebiyatının en uzun soluklu polisiye serisidir. Peyami Safa’nın hem kendi adıyla yazdığı romanlardaki erkek başkahramanlarda hem de müstear isimleriyle yazdığı roman ve hikâyelerdeki ana karakter erkeklerde belirgin bir narsistik kişilik örüntüsü görülür. Bu erkek başkahramanlar yazarın kendi yaşamından ve fikir dünyasından izler taşısa da çalışmanın sınırlarını aşıp biyografik eleştirinin sınırlarına girmemek için yazarın kendi yaşamı ve kişiliğine çalışmamızda yer verilmeyecektir. Çalışmamızın kuramsal çerçevesini oluşturan Sigmund Freud ve Lacan’ın psikanalitik kuramlarında, çocuğun anne ile olan sembiyoz benzeri tümgüçlü ilişkisi, üçüncü bir kişinin, bir nesne olan“baba”nın kastrasyon yasası ile sona ermek ve yeni bir biçim almak zorundadır. Freud’a göre erkek çocuğun yaşadığı “kastrasyon korkusu”nun çözümü anneden sembolik bir ayrılış ve babayla olan bir özdeşleşmedir. Lacan’ın psikanalitik kuramında ise annenin en büyük arzusunun bir fallusa sahip olmak istediğini fark eden çocuk-özne önce annesinin eksiği olan fallus olma iddiasındadır. Hiçbir zaman Öteki’nin (Autre) arzusu olamayacağını anlayan çocuk “eksik” (manque) olduğunu kabul etmek durumundadır. Jacques Lacan’ın ortaya koyduğu bir terim olan babanın adı/yasasını (le nom du père) tanımak, çocuk-öznenin “eksik” olduğunu kabul etmesinin ilk adımıdır. Narsistik kişilik, çocukluğun tümgüçlü dünyasından kopmak istemez. Tümgüçlü olma iddiaları barındıran büyüklenmeci narsisizm, regresif ve patolojik bir durumdur. İki psikanalitik kuramcıya göre de fallik evreye girişte yaşanılan Oedipus karmaşası erkek ve kız çocuklarında farklı biçimlerde deneyimlenir. Erkek çocuğun annesi için bir “fallus” olma isteği, yetişkin eril narsisizmin tohumunu atar. Babanın yani sembolik olarak toplumun yasasını tanımayan narsistik erkek, sahip olduğunu düşündüğü “fallus”la narsistik tümgüçlü dünyasından kopmak istemez. Cingöz Recai’nin polisiye evreninde başkahraman, Oedipus öncesine ait narsistik tümgüçlü bir konumdadır. Ego idealine benzer bir baba figürü tarafından (Server Bedi) yaratılan narsistik büyüklenmeci bir kişilik örüntüsü sergiler. Bu çalışmada Peyami Safa’nın Server Bedi müstearıyla yazdığı sekiz romanın başkahramanı Cingöz Recai’nin eril narsisizminin yansımaları ele alınacaktır. Çalışmamızda Freud ve Lacan’ın başta olmak üzere Heinz Kohut ve Otto Kernberg gibi narsistik kişilikler üzerine önemli çalışmalar yapmış psikanalistlerin kuramlarından yararlanılacaktır. Bu çalışmaya Cingöz Recai serisinde yayımlanan hikâyeler dahil edilmemiştir.
Databáze: OpenAIRE