Popis: |
Kur’an, Allah’ın, insanlığa evrensel bağlamda gönderdiği en son kitaptır. Gerek yerel gerekse küresel tarafsız şirketler tarafından yapılan anket ve istatistiklere göre dünyada en çok okunup incelenen, hakkında yorumlar yapılan kutsal metinlerin başında Kur’ân gelmektedir. Allah, kişinin Kur’ân okuyacağı esnada kovulmuş şeytanın şerrinden kendisine sığınılmasını emretmiştir (Nahl, 16/98). Kur’ân ve tefsir literatüründe bu kavrama “istiâze” denmiştir. Şeytan, her zaman ve mekânda insanların zihnini bulandırmaya çalıştığı gibi özellikle Müslümanın hayatına şekil verecek olan Kur’ân’ı okuma sürecinde de aynı işlevini icra edecektir. Onun işlevi, bazen okuyan kimsenin okuduğunu üstün körü geçme, bazen hayatında uygulamama, bazen de Kur’ân’a mesafeli durmasına yönelik olabilir. Bu nedenle henüz yolun başında iken Kur’ân okuyan kimsenin bütün olası yanlışlıklara girmemesi için istiâzede bulunması tavsiye edilmiştir. İstiâze, bir bakıma girilen yolun start noktasında tarafın seçilmesidir. Başka bir ifadeyle istiâze, şeytandan ve onun muhtemel saptırmalarından uzak durmanın ve her şeye gücü yeten Yüce Allah’ın himayesine girmenin ilanıdır. Nitekim şeytanın şerrinden Allah’ın korumasına sığınan kimselerin üzerinde şeytanın hiçbir egemenliği olmayacaktır (Nahl, 16/99). Şeytanın egemenliği, sadece onu dost edinen, onun yanından uzaklaşmayan ve Allah’ın korumasını kabul etmeyenler üzerindedir (Nahl, 16/100). Kur’ân, aynı zamanda duayı, kişinin değerine bir ölçü yapmıştır. Dua etmeyenin, Allah’ın katında hiçbir değerinin olmayacağını bildirmiştir (Furkân, 25/77). Bu çalışmada duaların en önemlilerinden biri sayılan istiâze’nin sözcük ve terim anlamları, istiâze sözcüğüne eşanlamlı kavramlar, öteden beri bilinen istiâze ibaresinin dışında dile getirilen bazı dualar ele alınmış, onların sosyal ve kültürel hayattaki etkileri analitik bir formatta değerlendirilmiştir. |