Popis: |
Konu ve Amaç: Zekât, Kur’ân ve Sünnet’le farz kılınan, Hanefîlere göre salt ibadet, cumhura göre ise mala müteallik bir mükellefiyettir. Zekât verilecek mallar naslarda delâleten ve sarâhaten zikredilmişlerdir. Fukaha, bu malların zekâta tâbi olabilmesi için bulunması lazım olan şartları “mülkiyet, nemâ, havâic-i asliyye, nisab, borç ve yıl” olarak belirlemişlerdir. Bu şartların bazıları sosyal sorumluluğu dolaylı olarak ilgilendirirken bazıları da doğrudan ilişkilidir. Bu ilişki iki taraflıdır: Birincisi üretimi yani tasarrufu teşvik ve zekât mükellefinin geçimine yöneliktir. İkincisi ise infaka muhatap olması bakımından zekâtın sarf yerlerini yani toplumun harcama eğilimi en yüksek katmanını ilgilendirmektedir. Mülkiyet, malla maliki arasındaki bağı ve mal üzerindeki tasarruf hakkını ifade etmektedir. Diğer şartlar ise malikin üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğu mallarda bulunması gereken şartlardır. Malik belli şartlara haiz zekât malının asıl malikinin Allah Teâlâ olduğunu bilerek farz olan zekatını ayette belirlenen kimselere vererek sosyal sorumluluk iki yönlü gerçekleşecektir. Bu çalışmada, zekât mükellefi ve zekâtın sarf yerleri açısından zekât mallarında aranan şartlar çerçevesinde, sosyal sorumluluk boyutları irdelenmeye çalışılacaktır. Yöntem: Bu çalışmada karşılaştırma yöntemiyle Zekât Mallarında Aranan Şartlar Bağlamında Sosyal Sorumluluk incelenmiştir. Elde edilen verilerle zekât mallarında aranan şartlar bağlamında mezheplerin mali sosyal sorumluluğa imkân veren bakış açıları ortaya konmaya çalışılmıştır. Bulgular: Zekâtı mali bir ibadet olarak kabul eden mezhepler, zekâtı farklı farklı tarif etmişlerdir. Hanefiler zekâtın farzıyyeti için şahsın eda ehliyetine haiz olmasını şart koşarlarken, Şafiîler ve cumhur zekât malının nisaba ulaşmasını yeterli görmüşlerdir. İslam’da zekât, ehliyete haiz mükellefin veya nisaba ulaşmış maldan devlete ödenen ve devletinde topladığı mecburi bir vergidir. Tevbe suresi 2/60. Ayette geçen sarf yerleri açısından da sosyal yardımlaşma müessesesidir. Zekâtın böyle bir müessese olarak bilinmesini sağlayan şeyler ise, zekât malının taşıdığı bazı şartlardır. Zekât bütünlüğünü oluşturan bu şartlar mülkiyet, nemâ, nisab, yıl, borç ve havaic-i asliyyedir. Zekât malları nâmidir (artıcı ve gelişen). Mülkiyet ise mal üzerinde tasarruf yapacak şahsa aidiyetini bildirmektedir. Çünkü sahipsiz ve başkasının mülkiyetinde olan mal üzerinde bir başkası tasarrufa ehil değildir. Yıl, zekât verilecek malın artış için gerekli süreyi; nisab ise malın zekât verilebilecek miktarını belirtmektedir. Bu şartları kabul etmede mezhepler ihtilaflıdır. Zekât mallarında aranan bu şartlar, zekât mükellefini fakir düşürmemekte ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda mükellefi yeniden üretmeye teşvik etmektedir. Mükellef bu yönlerden güvence altına alındığında topluma yönelik mali sosyal sorumlulukları da tekrar etmektedir. İşte bunları sağlayan ise zekât mallarında aranan şartlardır. Böylece bu şartlar sosyal sorumluluk açısından iki yönlü bir işlev yerine getirmektedirler. Sonuç: Zekât Kuran’da belirtilen belli kimselere temlik edilen mecburi mali sosyal sorumluluğa haiz bir mükellefiyettir. Zekât mallarında aranan şartların çerçevelediği sınırlar dahilinde bu sorumluluk yerine getirilmektedir. |