Popis: |
Nearly half a century many studies have been done on the source,development and institutionalization of religion or holy that constitutesan important field of human life. These studies shows that especiallyearly childhood is an important field required to be explored in manyaspects of growth. Although this topic has been studied in differentapproaches of developmental psychology, the presence of a live religiouscuriosity at children up to the age of seven, especially recent researchesto address the child-adult relationship at a different size also affect thequality of religious education in this period. It is possible to examine thework carried out on this subject in three waves. The first wave is thereligious development theories that were affected by works of majorrepresentatives of psychoanalytic and cognitive psychology such asFreud, Piaget, Erikson and Jung. The second wave, as well as thesetheories, is religious development theories that were affected by thetheory of moral development such as Kohlberg. The third wave isstudies of religious development in the last twenty years that areaffected by cultural anthropology. These studies, inevitably, affectedearly childhood religious education in many aspects. Contrary toapproaches that indicate the child does not show any religious issuesup to the age of about seven, there are some approaches suggest thatthis period is the basis of development of religious thinking. Recentresearches conducted on this subject show that, as well as in alldevelopmental period also in religious development, early childhoodtakes part a very important place and therefore should be examined inall its aspects. Such studies provide important contributions to thereligious education and come up for discussion of the method ofreligious instruction and education. Should religious education be givenin early childhood? If so, which methods should be used? Answers tothose questions show that many traditional methods do not make senseanymore, moving with these approaches lead to many permanentproblems. The child's religious education must be different from adultsin terms of both content and method. In terms of Islamic religiouseducation, doctrinal and normative religious education for children ofthis period can be said to bring harm rather than goodness. During thisperiod, religious education should take into consideration ofcontribution to emotional development, increasing communication andlanguage skills, feeling the sacred and eternal with different dimensionand being familiar with the language of religion. İnsan hayatının önemli bir alanını oluşturan dinin ya da kutsalın kaynağı, gelişimi ve kurumsallaşması konusunda yaklaşık yarım yüzyıldır birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar bize özellikle erken çocukluk döneminin birçok açıdan keşfedilmeyi bekleyen önemli bir gelişim alanı olduğunu göstermektedir. Gelişim psikolojisindeki yaklaşımların konuyu ele alış tarzları farklı olmakla beraber, yaklaşık yedi yaşlarına kadar çocukta canlı bir dini merakın varlığı, özellikle de son dönem araştırmaların çocuk-yetişkin ilişkisini kısmen farklı bir boyutta ele almaları bu dönemdeki din eğitiminin niteliğini de etkiler mahiyettedir. Bu konuda yapılan çalışmaları üç aşamada incelemek mümkündür. İlk aşama Freud, Piaget, Erikson, Jung gibi psikanalitik ve bilişsel psikolojinin önemli temsilcilerinin çalışmalarından etkilenen ilk dini gelişim çalışmalarıdır. İkinci aşama bu teorilerin yanı sıra Kohlberg’in geliştirdiği ahlakî gelişim kuramından etkilenen ikinci dalga dini gelişim teorileridir. Üçüncü aşama ise son yirmi yıldır kültürel antropolojiden etkilenen dini gelişim çalışmalarıdır. Bu çalışmalar kaçınılmaz bir şekilde erken çocukluk dönemi din eğitimini birçok yönüyle etkilemiştir. Çünkü çocuğun yaklaşık yedi yaşlarına kadar dini bir nitelik göstermediğini kabul eden yaklaşımların aksine bu dönemin çocuğun dini gelişiminin temeli olduğunu ileri süren yaklaşımlar da söz konusudur. Bu konuda yapılan son araştırmalar bütün gelişim alanlarında olduğu gibi dini gelişimde de erken çocukluğun çok önemli bir yer tuttuğunu ve bu yüzden bütün yönleriyle incelenmesi gerektiğini göstermektedir. Din eğitiminin bilimselleşmesine önemli katkılar sağlayan bu tür çalışmalar aynı zamanda yöntem tartışmasını da ortaya çıkarmıştır. Erken çocukluk döneminde din eğitimi verilmeli midir? Eğer verilecekse hangi metotlar kullanılmalıdır? Bu sorulara verilen cevaplar geleneksel birçok yöntemin artık fazla bir anlam ifade etmediğini, bu yaklaşımlardan hareket etmenin ise birçok kalıcı probleme yol açtığını gösteriyor. Çocuğun din eğitimi hem içerik hem de yöntem bakımından yetişkin din eğitiminden farklı olmak zorundadır. İslam din eğitimi açısından düşünüldüğünde, doktriner ve normatif din eğitiminin bu dönemdeki çocuklar için faydadan ziyade zarar getireceği söylenebilir. Bu dönemde çocuğa sunulacak din eğitiminin ana çerçevesini duygusal gelişime katkı sağlama, iletişim ve dil becerisini arttırma, kutsalı ve sonsuzluğu farklı boyutları ile hissetme ve din diline aşina olma oluşturmalıdır. |