Popis: |
The issue of existence in Aslı Erdoğan's narratives will be examined in this article. Aslı Erdoğan is one of the leading female autor in the last term Turkish Literature. Having written sort stories, novelsand essays the autor became famous with her artistic creativity. It canbe talked about two interwoven adventures in Aslı Erdoğan’s Works.The adventures in the outside world are accompanied by the heroes’adventures of an inner worlds. Heroes appear to be almost all alone, nothold, competing with backgrounds and themselves, living in a constantfeeling of emptiness and nothingness, who are looking to a meaningtoward lack and devastation in their lives. In this context, it seems thatexistential concepts and trajectory are in the forefront rather than plotin which speeches and interviews gained density. The circumstancesand details which shape human existence and attitude toward life areemphasized. The main problem of the narrative heroes is the alienationand the other existential problems that we see in narrative areconditions that become visible with other existential alienationproblems. It is seen that heroes are alienated particularly againstthemselves, environment and society. In this respect in the alienation ofnarrative, as a type of alienation themes like individual anomie andaccordingly, solitude, nothingness / space, escape / exile, death andsuicide and so on stand out. This narrative themes are important inrevealing the psychological world of the heroes as well as to reveal thepsychology of the author. Bu yazıda Aslı Erdoğan’ın anlatılarında varoluş sorunsalı incelenecektir. Aslı Erdoğan son dönem Türk edebiyatının önemli kadın yazarlarından biridir. Öykü, roman, deneme türlerinde eserler kaleme alan sanatçı, sanatsal yaratıcılık yeteneğiyle adından söz ettirmeyi başarmıştır. Aslı Erdoğan’ın eserlerinde iç içe geçmiş iki serüvenden bahsedilebilir. Kahramanların dış dünyadaki serüvenlerine bir de iç dünyalar��ndaki serüvenleri eşlik eder. Başkişi konumundaki anlatı kahramanların hemen hemen hepsinin yalnız, tutunamayan, geçmişleri ve kendileriyle çatışan, sürekli bir boşluk ve hiçlik duygusu yaşayan, hayatlarındaki eksikliğe yahut parçalanmışlığa karşı bir anlam arayışı içinde olan kahramanlar oldukları görülmektedir. Bu bağlamda anlatılarda iç konuşmalar ve sorgulamaların yoğunluk kazandığı olay örgüsünden ziyade varoluşçu izlek ve kavramların ön plana çıktığı görülür. İnsanoğlunun varlığı ve hayat karşısındaki tavrını belirginleştiren durum ve ayrıntıların yoğunlukta olduğu eserlerde varoluşa ilişkin pek çok sorun dikkati çekmektedir. Anlatı kahramanlarının yaşadıkları en temel sorun yabancılaşmadır ve anlatılarda varlığını gördüğümüz diğer varoluşsal sorunlar da yabancılaşmayla birlikte görünür hale gelen durumlardır. Anlatı kahramanların başta kendilerine olmak üzere çevrelerine, topluma karşı büyük bir yabancılaşma yaşadıkları görülmektedir. Bu doğrultuda anlatılarda yabancılaşma, yabancılaşmanın bir türü olarak bireysel anomi ve buna bağlı olarak yalnızlık, hiçlik/boşluk, kaçış/sürgünlük, ölüm ve intihar vb. izlekler öne çıkmaktadır. Bu izlekler anlatı kahramanlarının psikolojik dünyalarını ortaya koymak bakımından önemli olduğu gibi yazarın da sahip olduğu psikolojiyi ortaya koymaları bakımından önemlidir. |