The Implementation of Wazır al-Tafwid in the Islamıc World And its Influence on The Foundation of the Ayyubids

Autor: KELEŞ, Mahmut Recep
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2022
Předmět:
Zdroj: Issue: 8 245-272
Mevzu – Journal of Social Sciences
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi
ISSN: 2667-8772
Popis: XII. yüzyılın ortalarında Mısır’ın Haçlı ve Bizans orduları tarafından işgali tehlikesi ortaya çıkınca Fâtımî halifesi Âdıd-lidînillâh ve veziri Şâver b. Mücîr tarafından Atabeg Nûreddin Zengî’den askeri yardım istenmiştir. Nûreddin Zengî bu duruma kayıtsız kalmayarak en seçkin birliklerini başında Şirkûh gibi önemli bir kumandan ile birlikte destek için göndermiştir. Şirkûh ve beraberindekiler Mısır’a 3 kere sefer düzenlemişler ve son seferde Haçlılar’ı bertaraf ederek Mısır’a yerleşmişlerdir. Bununla birlikte Âdıd-lidînillâh Şirkûh’u Fâtımî veziri olarak tayin etmiştir. Şirkûh diğer Fâtımî vezirleri gibi çok önemli yetkilere haiz olarak devleti iki aya yakın yönetmiştir. Onun ani ölümüyle birlikte Zengî ümerası arasında vezirlik mansıbı için tartışmalar çıksa da Selâhaddin, Ziyâeddin el-Hakkârî’nin desteğiyle vezir olmuştur. Selâhaddin’in 1169 yılında vezir olması daha önceki Fâtımî vezirleri örneğinde olduğu gibi onun tefvîz veziri olmasını sağlamış ve hükmen sultan olmuştur. Selâhaddin Abbasi halifeliği ve Zengîler’den gelen baskılar neticesinde Fâtımî hilafetine son vermiştir. Abbasi halifesi adına hutbe okutmuş, Fâtımî isyanlarını bastırmış ve Haçlılar ile Bizans ordularını yenerek kendisinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koymuştur. Selâhaddin her ne kadar tüm bunları Nûreddin Zengî sayesinde yapsa da ailesinin de desteğiyle birlikte Mısır’da yarı bağımsız bir devlet kurmak istemiştir. Selâhaddin’in bu girişimi Fâtımî devletinde görev alan vezirlerin sınırsız yetkilere hâiz olarak devleti yönetmeleri ile alakalı olup Nûreddin Zengî’nin bir memuru olmak yerine müttefik bir sultan olmanın yollarını aramıştır. Her ne kadar Nûreddin Zengî bu duruma karşı çıkıp Selâhaddin’i kendisinin sipehsaları ve nâibi olarak görse de Selâhaddin onunla bir çatışmaya girmeden devletini kurmayı başarmıştır. Selâhaddin Eyyûbî, Nûreddin Zengî’nin vefatından sonra Abbâsi halifesinden onay alıp Mısır, Suriye ve el-Cezîre’de saltanatını ilan ederek İslâm dünyasının bu iki önemli bölgesini birleştirmiştir. Makalede tefvîz vezirliği kurumunun İslâm tarihindeki serüveni anlatıldıktan sonra Selâhaddin’in Mısır’da vezir tayin edilmesiyle başlayan Eyyûbiler’in devletleşme sürecine tefvîz vezirliği makamının ne ölçüde etkisinin bulunduğu ele alınmıştır. Makalede ayrıca Nûreddin ile Selâhaddin arasında tarihçiler arasında tam olarak anla-şılmayan ve tanımlanamayan hakimiyet meselesi üzerine çağdaş tarihçilerin yapmış oldukları tartışmalar tahlil edilerek bir kanaate ulaşmak hedeflenmiştir. Yöntem olarak tefvîz vezirliği ile ilgili siyasetname müelliflerinin tespit ettiği hususlar çerçevesinde konu kronolojik olarak anlatılmış ve tespitlerde bulunulmuştur.
In the middle of the twelfth century, when the danger of the invasion of Egypt by the Crusaders and Byzantine armies emerged, military assistance was requested from Atabeg Nour al-din Zangi by the Fatimid caliph Âdıd li-din allah. Nour al-din Zangi did not remain indifferent to this situation and sent his most distinguished troops with an important commander like Shirkouh for support. Shirkûh and his companions organized 3 expeditions to Egypt and settled in Egypt by eliminating the Crusaders in the last time. However, Âdıd li-din allah appointed Shirkouh as the Fatimid vizier. Shirkouh, like other Fatimid viziers, had very important powers and ruled the state for about 2 months. With his sudden death, even though there were discussions among the Zangid umera for the position of vizier, Saladin became a vizier with the support of Diya al-din al-Hakkari. The fact that Saladin became a vizier in 1169 enabled him to become a tafwiz vizier, as in the case of previous Fatimid viziers, and he became sultan by default. As a result of the pressures from the Abbasid caliphate and the Zangîds, Saladin ended the Fatimid caliphate. He delivered a sermon on behalf of the Abbasid caliph, suppressed the Fatimid rebellions, and defeated the Crusaders and Byzantine forces, demonstrating how strong he was. Although Saladin did all these thanks to Nour al-din Zangi, he wanted to establish an autonomous state in Egypt with the support of his family. This attempt of Saladin was related to the fact that the viziers in the Fatimid state ruled the state with unlimited powers, and he sought ways to be an allied sultan rather than an officer of Nour al-din Zangi. Although Nour al-din Zangi opposed this situation and saw Saladin as the commander of his own armies and the regent in Egypt, Saladin succeeded in establishing his state without entering into a conflict with him. After Saladin declared his reign first in Egypt and then in Syria and al-Jazeera with the death of Nour al-din Zangi, he got the approval of the Abbasid caliph and succeeded in uniting these two important regions of the Islamic World and expelling the Crusaders from the region. In the article, after the adventure of the tawiz vizierate in the history of Islam is explained, the stateization process of the Ayyubids, which started with the appointment of Saladin as a vizier in Egypt, and the effect of the tafwiz vizier office are discussed. In the article, it is aimed to reach a conclusion by analyzing the debates of contemporary historians on the issue of domination, which is not fully understood and defined among historians between Nûreddin and Saladin. As a method, the subject was explained chronologically and determinations were made within the framework of the issues determined by the authors of the policy about the viziership of tafviz.
Databáze: OpenAIRE