EKONOMİK KALKINMADA TARIMIN ROLÜ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Autor: ERBAY, Recep
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2013
Předmět:
Zdroj: Volume: 2, Issue: 4
Balkan Sosyal Bilimler Dergisi
ISSN: 2146-8494
Popis: Tarım, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana, hem en önemli geçim kaynağı olması hem de ekonomik disiplinlerin gelişmesinde dikkat edilen ilk sektör olması sebebiyle varlığını her dönem hassasiyetle sürdürmüştür. Uluslararası gelişmişlik yarışının başlaması ile kalkınma kavramının literatürlerde öne çıkması; ekonomik kalkınmanın yıldızını parlatırken tarım sektörünün önemini azaltmıştır. Tarıma uygun politikaların geliştirilmesinin yavaşlaması ve daha çok sanayiye önem verilmesi bir bakıma ekonomik kalkınmanın az gelişmiş ülkelerde başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açmıştır.Tarım sektörü, gelişmekte olan ülkelerde gelişme sürecinin ilk evrelerinde ekonominin en önemli sektörü konumundadır. Bu çalışmanın amacı, ekonomik kalkınmada tarımın rolü ve önemini araştırmak ve Türkiye üzerine bir değerlendirme yapmaktır. Tarım sektörü, sahip olduğu özellikleri ve içeriği ile karmaşık bir yapıya sahiptir. Tarımın hava koşullarına ve toprağa bağlılığı onun süreklilik arz etmemesine, istikrarlı bir yapıda seyretmemesine; bu nedenle de ekonomistler tarafından geri planda tutularak, sektörün gelişim evresinde bir takım aksaklıkların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Ekonomistlerin sanayi ve hizmet sektörlerini destekleyici yaklaşımları, yatırımcıların da ‘’tarım sektöründeki belirsizlik ve risklerin fazlalığı’’ konusundaki endişelerini arttırmış; böylelikle gelişmenin ilk ayağının tarımsal faaliyetleri azaltmak olduğu yönünde yanlış bir düşünce gelişmiştir. Tarımsal politikaların göz ardı edilmesinde etkili olan bu olumsuz düşünce, reel tarımsal ürün fiyatlarını düşürerek tarımsal faaliyette bulunanların refah seviyesini azaltmış, neticesinde de verimlilik konusunda ciddi sıkıntıların yaşanmasına kaynak teşkil etmiştir. Değerlendirilmelerin tek bir yönde ilerlemesi tarımın ekonomik kalkınmadaki rolünün de eksik tanımlamalarla devam etmesine yol açmıştır. Oysa ki ekonomik kalkınmadaki tarım; birçok açıdan avantajlı bir görünüme sahiptir. Tarımın ekonomik kalkınmadaki rolünün ne olacağı konusunda açıklamalar yapılmadan önce, bazı kavramların da anlaşılır şekilde ifade edilmesi gerekmektedir. Her şeyden önce tarım; düzenli bir faaliyeti gerekli kılmaktadır. Düzenli bir faaliyet, ‘’yaşamsal, yaşama ait olan etkinlik ‘’ olarak nitelendirilmektedir. Bu, aynı zamanda üretimi, devamlılığı, verimliliği ve pazarlamayı da içine alan bir döngüdür. Ekonomik kalkınma; ekonomik göstergeleri incelerken sosyal, siyasal, psikolojik ve uluslararası faktörleri de içine alan bütüncül, dinamik bir yapıyı ifade etmektedir. Bu bütünlük içerisinde tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin de birbirlerine yardım eder niteliğe kavuşturulması da önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Çünkü tarımın ekonomik kalkınmaya katkıları bu bütünleşme aşamasında daha net görülebilmektedir. Tarımsal yapılanmanın ekonomik kalkınmadaki yerine değinen Rostow’a göre de toplumsal yapılanmanın ilk aşamasında tarım öncelikli bir konuma sahiptir. Ona göre geleneksel toplumda insanların temel faaliyetleri tarımsal faaliyetlerdir ve tarımsal alanda sağlanan istikrar ile diğer aşamalara geçiş kolaylaşabilir. Fakat ona göre kalkınma aşamalarının kitle tüketim aşamasına gelmesi ile tarımın sektörel payı daha az seviyelere indirilmelidir Kalkınma konusunda çalışan iktisatçıların tarım sektörünü de kapsayan açıklamaları aslında sürecin ilk ayağının tarım ve toprak olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır. Rodan’a göre de kalkınma için gerekli atmosfer ancak asgari bir hız ve miktarda gerçekleştirilecek yatırımlar aracılığıyla ortaya çıkacaktır. ‘Büyük itiş’ olarak adlandırdığı bu sürecin kalkınmanın önündeki ekonomik engelleri kaldıracağını ileri sürerek aslında sanayinin hammadde ihtiyacının sağlanıp, çeşitliliğinin arttırılmasında da etken olan tarım sektörünü vurgulamaktadır Tarımın ekonomik kalkınmaya katkısı çeşitli yönlerden önemli bir süreci kapsamaktadır. Uygulanan politikaların, sanayiye yönelik teşvik çalışmalarını destekler nitelikte olması kalkınma sürecinde tarım sektöründeki aksaklıkların fark edilememesine yol açmaktadır. Oysa gelişme süreci tüm sektörlerin koordine edilip uyumlu bir şekilde çalışabilmesi ve bu sektörlere uygun işgücünün verimli olarak kullandırılabilmesi ile gerçekleşebilmektedir. Kalkınma kuramlarının da hep teknoloji ve sanayi üzerinden azgelişmiş ülkeleri değerlendirmesi yıllardır süregelen yanlış anlaşılmanın eksik yönünü de oluşturmaktadır. Tarım bir ülkenin ana kaynağıdır. Hem gelir kaynağı olarak hem de gıda ihtiyaçlarını uygun şekilde karşılaması bakımından diğer sektörlere oranla gelişme sürecinde desteklenmesi gereken ilk faaliyettir. Bir ülke sağladığı hammaddeleri ve bunu ucuz halde tamamlayabilmesi ile sanayisini geliştirebilir ve pazarlayabilir. Bu açıdan ekonomik kalkınma sürecinde tarımın ikinci planda değerlendirilmesi kalkınma sürecini sekteye uğratan bir yaklaşım sergilememize neden olur. Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı; tarımın ekonomik kalkınmadaki yerini ve önemini ortaya koymak ve bu olgunun Türkiye’deki görünümüne değinmektir.
From the early beginning of human history, agriculture has continued its existence with precision in every age because of its being the first regarded sector in economic disciplines and being an important source of income,. The term of development has become prominent with the start of international growth competition and this situation has enhanced economic development; on the other hand, it has declined the importance of agricultural sector. Slowing down the improvement of policies convenient to agriculture and focusing on industry rather than agriculture have caused to failure of economic development in underdeveloped countries. The aim of this study is to investigate the role and the significance of agriculture in economic development and to refer to this case in Turkey. Agricultural sector has a complicated structure with its qualities and content. Agriculture’s dependence on weather conditions and earth causes it not to be continuous and not to have a stable course, thus leading the sector to have a number of deficiencies in the phase of development by being kept in the background. Economists’ supportive approaches to industry and service sector have increased investors’ concerns in “the excess of ambivalence and risks in agricultural sector”, and thus a wrong thought that the first condition of development is to decrease the agricultural activities emerged. This negative idea which is effective in overlooking agricultural policies reduced the level of welfare of those who exert agricultural activities by decreasing the prices of real agricultural products, as a result of which it has formed the basis for serious problems regarding productivity. The progress with one-way direction of evaluations has caused the role of agriculture in economical development to keep on with deficient identifications. But agriculture in economical development has advantages in appearance from many viewpoints. Before explanations are made about what the role of agriculture in economical development will be, some of the concepts need to be identified intelligibly. Firstly agriculture requires a regular activity. The regular activity is described as “vital, activities belonging to life”. This is at the same time a cycle that covers continuity, productivity and marketing. While investigating economical indications, economical development refers to holistic, dynamic structure that embraces social, political, psychological and international factors. Transforming agriculture, industry and service sectors in this coherence into the quality of assisting each other makes up an important phase because agriculture’s contributions to economical development can be seen more clearly in this cohesive phase. According to Rostow, mentioning the role of agricultural structuring in economical development, agriculture has a primary position in the first phase of social structure. According to him, the basic activities of people in the traditional society are agricultural ones, and passing to other phases can be made easier with stability supplied in the agricultural area. But he thinks that when development phases reach the mass consumption phase, the sectoral share of agriculture must be reduced to minor levels. The statements, including agricultural sector, of economists who work on development clearly suggest that the process’ first step is actually agriculture and soil. According to Rodan, an atmosphere of development may only arise with a minimum speed or size of investment. By putting forward that this process referred as “big push” will remove the obstacles, he actually emphasizes the agricultural sector which is effective in providing industrial’s raw material need and as well as in increasing variety. The contribution of agriculture to the economic development covers an important process from various aspects. Applied policies, which support promotion studies for industry, result in noticing the problems in agriculture sector during the development process. However, development process can occur by co-ordinately and harmoniously work of all sectors and by the productive usage of convenient workforce of these sectors. Development theories always evaluate less-developed countries through technology and industry that constitutes the missing aspect of the misunderstanding which has been continuing for years. Agriculture is the main source of a country. It’s the first activity to be supported in the course of development in proportion to the other branches either as the source of income or to satisfy the need of nourishment appropriately. A country can develop and market its industry with the provided raw materials and completing this in a cheap way. In this respect, evaluating the agriculture in the second plan in the development process causes an attitude which disrupts the development process. In the light of all this information, the aim of this study is to put forward the importance and the place of agriculture in the economic development and to mention the view of this case in Turkey.
Databáze: OpenAIRE