Yeni Assur ordusunda süvariler (pithaillu)

Autor: KAÇMAZ LEVENT, Esra, BİBER, Hanifi
Přispěvatelé: Batman Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü
Jazyk: angličtina
Rok vydání: 2019
Předmět:
Zdroj: Volume: 4, Issue: 6 64-84
Amisos
ISSN: 2587-2222
2587-2230
Popis: Bu çalışma Esra Kaçmaz Levent’in Doktora tezinin bir bölümüdür.
Assur askeri tarihinde ordunun en önemli kolunu bağımsız bir birim olan süvariler oluşturmuştur. Assur’da MÖ 1. bin yılda ilk kez karşımıza çıkan süvariler, düzenli savaşçı bir birlik olarak ilk kez II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) Dönemi saray kabartmalarında tasvir edilmiştir. Okçu, kalkan taşıyıcı ve mızrakçıdan oluşan süvari sınıfı, savaş arabalarının kullanılamadığı ya da kısıtlı kullanılabildiği çamurlu alanlar, ırmaklar, suyolları, dağlık ve tepelik kırsal kesimler, ormanlık alanlar gibi engebeli ve zor arazilerde savaşabilmenin avantajına sahipti. Dahası süvarileri, zırh ve mızrak gibi silahların da etkisiyle savaş arabalarının girmekte zorlandığı elverişsiz bölgelerde en ağır silahlarla donatılmış düşmanlarına karşı savaş arabalarının yerini alabilecek etkin bir sınıf haline getiren etken süvarilerin ani baskın yapabilme özelliğinin olmasıdır. MÖ 8. yüzyıldan itibaren, Assur ordusunda okçu ve mızrakçılardan oluşan pithaillu veya sa pethalli süvari birlikleri, zor arazilerde görevlendirilmek için eğitilmiş atlı ekiplerdi. Süvariler, birincil görevleri ne olursa olsun, ordunun ihtiyaçlarına göre diğer görevlerde de yer alabiliyorlardı. II. Assurnasirpal (MÖ 883-859) III. Salmanesser (MÖ 858-824) ve III. TiglatPileser (MÖ 745-727) dönemine ait kabartmalarda, mızrakçı ve okçular çift olarak savaşmış, okçu atış yaparken; yanındaki mızrakçı atının dizginini tutar vaziyette tasvir edilmiştir. Bu zamanda binicilik henüz pek fazla bir gelişme gösterememiştir. Süvariler, ata eyersiz, üzengisiz olarak binmekte ve atı kolayca yönetemeyecekleri bir biçimde arkaya doğru oturmaktaydılar. Dahası süvarilerin giyindikleri zırh, kuşandıkları kalkan ve giydikleri ağır çizmeler, süvarilerin hareketini büyük ölçüde sınırlamaktaydı. II. Sargon (MÖ 721-705) döneminde süvari sınıfında birtakım gelişmeler olmuştur. Atların zırhla kaplanması bu dönemde görülmüş bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. II. Sargon (MÖ 721-705) döneminde süvariler, küçük bir yay ya da uzun bir mızrak ile silahlandırılmışlardır. Diğer yandan yine bu dönemde atın eyerini dengelemek ve ata zarar vermemek için at sağrısı ve göğüs bantları kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonraları, bacakları ile atı kontrol etmeyi öğrenen Assur süvarisi, bu sayede at üzerinde ok atma becerisini kazanmıştır. Senharip (MÖ 704-681) ve Assurbanipal (MÖ 668-627) döneminde süvariler çift değil de tek sıra halinde, birbirini takip eden okçular ve mızrakçılar şeklinde sıralanmışlardır. Bu strateji piyadelerin yaraladıkları düşman askerlerinin süvariler tarafından öldürülmesinde de kolaylık sağlamıştır. Özellikle Senharip (MÖ 704-681) dönemi saray kabartmalarında, Assur süvarisinin, Elam okçularına saldırısını ve yokuşu tutan Elam okçularını bozguna uğratışı, süvari birliğinin savaşlardaki rolünün ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
In Assur military history cavalry which was an unbound unit had been formed the most important arm of the army. Cavalry appeared in Assur for the first time in 1st Millennium BC, and they were depicted as a regular warrior unit first time at Assurnasirpal ll (883-859 BC) period palace reliefs. Cavalry units consisting of archers, shield bearers and spearmen were able to combat in rough and hard terrains that chariots could not be used or limitedly used in areas such as marsh areas, valleys, channels, mountainous and rural hood areas and forests. Moreover, because of the armour and weapons such as spear chariots couldn’t cope with rough terrains, thus having capacity of making sudden assault against enemies that equipped with the heaviest weapons is the main determinant that led cavalries took the place of chariots in such circumstances. Onwards 8th Century BC in Assur Army cavalry units that consisting of archers and spearmen were called pithaillu or sa pethalli and they were mounted units which were trained to employ in rough terrains. Cavalries, regardless of their primary usage they could took part in other missions in accordance with the needs of the army. In reliefs that dating back to Assurnasirpal II (883-859 BC) Salmanesser III (858-824 BC) and Tiglat-Pileser III (745-727 BC) periods archer and spearman had been combated as pairs and while archer were shooting the spearmen were holding the horses’ reins. In this period horsemanship had not been improved much yet. Cavalries were riding horse without saddle and stirrup and they were sitting too back and it was making the control of the horse harder. In addition to this the armour, the shield and heavy boots were restricting the movements of cavalry to a large extent. In Sargon II (721-705 BC) reign cavalry unit made a set of progress. Covering horse with armour had been appeared in this period as an innovation. During Sargon II (721-705 BC) reign cavalries were armed with a short bow or with a long spear. On the other hand, again in this period in order to balance saddle and in order not to harm horses crupper and breast band had been begun to be used. Later, Assyrian cavalry learned to control horse with their feet and so that they learned to shoot while them were mounted. During Senharip (704-681 BC) and Assurbanipal (668-627 BC) period’s cavalries lined up as single line ensuing archers and spermen. This strategy paved the way for cavalries to kill enemy soldiers injured by infantries. Especially in Senharip period’s (704-681 BC) palace reliefs, assault of Assyrian cavalry to Elamite archers and defeating the Elamite archers who were defending the slope, clearly reveals the importance of cavalry for warfare.
Databáze: OpenAIRE