Popis: |
Kıbrıs’ın statüsü, İngiliz denetimi altında olduğu ilk yıllar içerisinde ve iki savaş arası dönemde sadece yerel birtakım olaylar meydana gelmesinden dolayı uluslararası alanda gündem konusu olmamıştır. II. Dünya Savaşı bitimiyle imzalanan Paris Barış Antlaşması sonrası süreçte ise İtalya tarafından On İki Ada’nın Yunanistan’a devredilmesi, Helen milliyetçilerinin Megali İdea doktrini çerçevesinde Kıbrıs’ı yeni bir hedef konumuna getirmesine neden olmuştur. Bunun yanında, Kıbrıslı Rumların adanın Yunanistan’a bağlanmasına yönelik çalışmaları, Kıbrıs ve Yunanistan’da Ortodoks kitle arasında Enosis doktrinin önem kazanmasını sağlamıştır. Yunan kamuoyu ve siyasilerinin, Kıbrıs konusunda ortak bir paydada buluştuğu sıralarda ise Türkiye’de farklı söylemler bulunmaktaydı. Kıbrıslı Rumların ve Yunan kamuoyunun Kıbrıs’ı Taç Koloni olarak denetimi altında tutan İngiltere’yi, sivil ve milis makamlar üzerinden politika değişikliğine zorladığı dönem içerisinde, Kıbrıs meselesi Türkiye’nin gündeminde olmamıştır. Kıbrıs’ta yaşanan ayrılıkçı faaliyetlere karşı, Kıbrıs Türklerinin hak ve hukukunu korumak öncelikli olarak Kıbrıs Türkleri tarafından sağlanmaya çalışılmış ve bunun için Türkiye’nin bir anavatan olarak görülmesinden dolayı Anadolu’da dergi, gazete ve çeşitli yayın araçlarıyla harekete geçirilmesine uğraşılmıştır. Özellikle milliyetçi basın organları ve kişiler tarafından kamuoyunun harekete geçirilmesinden sonra Türk siyasilerinin sorunu sahiplenmesi için gayret edilmiştir. Fakat İngiltere’nin Kıbrıs’taki politik söylemlerine göre siyasetçilerin tavır almasından dolayı “Kıbrıs Sorunu” diye bir meselenin olmadığı dahi iddia edilmiştir. Kıbrıs meselesini, Yunanistan’daki Helen milliyetçileri kadar Türkiye’deki milliyetçi sivil toplum oluşumlarının dergi ve gazeteler aracılığıyla sahiplendikleri görülmektedir. 1950’lerin ortasından itibaren de Türk milliyetçileri ve siyasetçilerin beraber hareket ettikleri bir döneme çeşitli yayımlar sayesinde ulaşıldığı anlaşılmaktadır. The status of Cyprus was not a topic of agenda in the international arena due to the fact that few local events took place during the first years of British control and the period between the two wars. After the period of the Paris Peace Treaty signed soon after the end of the World War II, the transfer of the Dodecanese Islands to Greece by Italy caused the Hellenic nationalists to make Cyprus a new target within the framework of the Megali Idea. In addition to that, the efforts of Greek Cypriots to connect the island to Greece caused the Enosis doctrine to gain importance among the Orthodox mass in Cyprus and Greece. There were varied discourses in Turkey at the time when the Greek public and politicians found a common ground on the Cyprus issue.The Cyprus problem was not on the agenda of Turkey during the period when the Greek Cypriots and the public in Greece forced to policy change through civil and militia authorities against the UK, which was keeping Cyprus under its control as a Crown Colony. Protecting the rights and law of the Turkish Cypriots against the separatist activities in Cyprus was primarily tried to be provided by the Turkish Cypriots and thus it was tried to be triggered in Anatolia by journals, newspapers and various publications due to the fact that Turkey has been seen as a homeland. Especially after the public was triggered by nationalist press and individuals, it was tried to get Turkish publicans to embrace the problem. However, it was claimed that there was no such thing as “the Cyprus Problem” because of the politicians’ stance according to the British political discourse in Cyprus. It has been seen that by the help of journals and newspapers the Turkish nationalist NGOs in Turkey embraced Cyprus Problem as much as the Hellenic nationalist in Greece. It has also been understood that, thanks to the various publications, a period in which Turkish nationalists and politicians acted together had been reached since the middle of 1950s. |