Birinci Dünya Savaşı sonrası Irak Türkleri ve sorunları (1918-2004)

Autor: Göçer, Orhan
Přispěvatelé: Özgen, İhsan, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı, Özgen, M İhsan, Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Tarihi Anabilim Dalı
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2004
Předmět:
Popis: ÖZET Yakın tarihimizin önemli noktalarından sayılan, `Musul Meselesi` çözümünün adil olmadığı, günümüzde daha açıklık kazanmıştır. Yapılan haksızlıklardan en büyük huzursuzluğu da.bölgedeki toplumlar arasında, Irak Türklerinin yaşadığı söylenebilir. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin yenilmesi ile Anadolu ile Arap yarımadası arasında bulunan Mezopotamya bölgesinde İngiliz Imparatorluğu'nun petrol çıkarları doğrultusunda.yapay sınırlarla Irak Devleti kurulmuştur. Musul ve Kerkük bölgesi Misak-ı Milli kapsamında olmasına ve burada yaşayan Türklerin de nüfusun çoğunluğunu teşkil etmesine rağmen, bölge, ingilizlerin çeşitli hile ve entrikalarıyla Türkiye'den kopartılmıştır. Lozan ve Haliç konferansları sonuçsuz kalınca, bölgenin kaderi Milletler Cemiyeti'nin vereceği karara bağlanmak istendi. Milletler Cemiyeti'nin kararını Türkiye kabul etmedi ise de, sonunda 05 Haziran 1926 Ankara Antlaşması'nı imzalayarak, bugünkü Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye illerini kapsayan o dönemin Musul vilayetini ingiliz mandası altında Irak'a bıraktı. Ancak 1932 yılında, manda rejiminden sonra, Irak Türklerinin hakları tanınmış, kendi dilleriyle eğitim hakkı, Türk bölgelerinde Türkçe'nin de resmi dil olması, görev yapacak memurların imkan nispetinde aynı bölgelerden seçilmeleri garanti altına alınmıştı. Fakat.lrak, Milletler Cemiyeti garantisi altında taahhüt ettiği bu hakları Türklere hiç uygulamamıştır.Saddam diktatörlüğü döneminde ise, Türk toplumuna yapılan haksızlıklar artmış, siyasi ve kültürel hakları çiğnenmiş.vatandaşlık hakları Türklerden esirgenmiştir. Her iki savaştan sonra Irak'taki durum.Türkmen toplumunun endişelerini arttırmıştır.Türkmenler.hem yeni Irak yönetiminin.hem de Kürt liderlerin yanlış politikalarına maruz kalmıştır.lrak'ın önümüzdeki günlerde alacağı şekil Türkmenler ve dolayısı ile Türkiye için çok önemlidir. 2004 Haziran ayında oluşturulan ve Temmuz ayı başından itibaren yönetimi üstlenen hükümet içerisinde sadece bir Türkmen bakan yer alabilmiştir.O'na da bilim ve teknolojik gelişmelerle ilgili sorumluluklar.yani Irak'ta etkisi ve uygulaması hiç bulunmayan hususlar bağlanmıştır. Yeni kurulacak Irak Devleti'nde Türkmenler açısından en tercih edilen yönetim, yeni devlet otoritesinin bütün ülke sınırları içerisinde sağlanmasını müteakip.toplumların nüfuslarına göre temsil edildikleri demokratik bir yapıya kavuşulması olacaktır.Eğer Irak Devleti üniter değil, federasyon olacaksa.bunun da etnik veya dini esaslara göre değil.coğrafi esaslara göre yapılması gerekir.lrak Türkleri ve bölgenin geleceği için en faydalı olan yapılanma düşünülüyorsa.bu yönetim şekillerinden birisi uygulanmalıdır. VI SUMMARY Today it is more obviously understood that the implemented solution for `Mousul Conflict`, which is accepted as one of the milestone events of our recent history, is not fair. It can be easily uttered that of all the injustice made among the local communities, Turks in Iraq faced the worst. With the defeat of Ottoman Empire and its Allies in the First World War, Iraq is established with artificial borders in the region of Mesopotamia.which is placed between Anatolia and Arabian Peninsulas, through the petroleum benefits of the Great Britain Empire. Although the Mousul and Kirkuk is within the borders defined in the National Pact and the majority of the population who lives there were Turks, this region was segregated from Turkey by the various ruses and intrigues of the Great Britain Empire. Since the Lousanne and Golden Horn Conferences did not come to a solution, the faith of the region was depended on the Nations Association's decision. Although turkey did not agree with the Nations Association's decision, in the end in 05 July 1926 signed the Ankara Treaty and left the Mousul City, which includes today's cities of Kirkuk, Mousul, Erbil, Süleymaniye, to Iraq under the mandatory of Great Britain Empire. However, after the mandatory regime in 1932, rights of the Turks in Irak including education rights in native language were given formally, and to accept Turkish as formal language in Turkish regions and to select the employees from the same regions were relatively guaranteed. But, Iraq has never implemented these rights of Turks accepted under the guarantee of Nations Association by them. As for the Saddam dictatorship, injustices acted to Turks had been increased, political and cultural rights were violated, citizen rights of Turks were not given. After both fights, situation in Iraq increased the anxieties of Turkmen. Turkmen were subjected to wrong politics of both Iraq government and Kurdish leaders. Act of Iraq government in following days is essential for Turkmen and so Turkey. There was only one Turkman minister within the government that was formed in June 2004 and took on the administration from the start of July. He was responsible for science and technologic developments, that is to say, the points which do not have any effect or application. The most preferable regime in the new form of Iraq amongst the Turkmen is a democratic structure that is represented according to the societies' population percentages after providing government authority within the whole country. If Iraq Government will be a federation but not unitary, this also must be done depending upon geographical foundations but not ethnic or religious foundations. If the most profitable reform for the Turks in Iraq and future of region is considered, one of these regimes must be implemented. 151
Databáze: OpenAIRE