Popis: |
İnsanlığın ilk dönemlerinde varlık sahipleri, servetlerini başkalarının ihtiyacını karşılamak amacıyla dünyevi beklenti olmadan vakfederdi. Batı dünyasında 19.yüzyılda sosyal devlet kurumları, vatandaşların devlete bağlılığını artıracağına inanılarak desteklenmiştir. Türk idare tarihinde ise, İslam medeniyeti dairesine girilmeden önce göçebe hayat sürülen dönemde, zenginlikler sahip olunan hayvan varlığına dayanırdı. Hükümdarlar baharda yapılan toyda zenginliklerini ihtiyaç sahiplerine verir, ekonomik açıdan sıradan vatandaş gibi yönetim görevini üstlenirdi. İslamiyet’te Hz. Peygamberin (sav) sahip olduğu hurmalıkları vakfetmesiyle kurumsallaşma yaygınlaşmış yardım faaliyetleri toplumda ayrım gözetmeden karşılık beklemeden yürütülmüştür. Türkler İslamiyet’i benimseyince vakıf faaliyetleriyle çağlarına damga vurmuş, canlılarla ilgili konularda vakıflar kurularak toplumda sınıf çatışmaları önlenmiştir. Osmanlı Devleti’nde mükemmelleşen vakıflar güvenlik ve adalet dışındaki faaliyetleri kapsayacak şekilde hizmetlerini genişletmiştir. Osmanlı Devleti’nde 18.yüzyıl sonrasında başlayan bozulmadan vakıflar etkilenmiş, işlevlerini yapamamış, varlıkları yağmalanmıştır. Hizmetleri karşılığında vatandaştan katkı talep etmeyen vakıflar günümüzde yardımlara aracılık ederek tarihi misyonundan uzaklaşmıştır. Çalışmada vakıf müessesesinin Türk-İslam medeniyetindeki gelişimi, idare tarihi içerisindeki sosyal sorumlukların yerine getirilmesindeki rolü incelenecektir. |