Popis: |
Kan davaları, toplumsal alana büyük etkileri itibariyle önemli bir yere sahiptir. Ekonomik, sosyal ve kültürel kayıplar, kan davalarının olağan ve beklenilen ve hatta istenilen yansımalarıdır. Bourdieu’nün sembolik sermaye bileşenleri olarak nitelediği şan, şeref, namus gibi değer yüklü kavramlar, toplumsal alandaki işlevlerine paralel olarak sosyal yapıya etki ederler. Bu kavramların anlamlı olduğu toplumsal yapıda, meşruiyetin kaynağı olarak bizatihi bu sembolik bileşenlere müracaat edilir. Bu çalışma, kan davasından kaynaklanan bütün kayıp ve bedellere rağmen olayı meşru görenlerin ve ona katlananların bakış açılarına odaklanmıştır. Bu çalışmada şan, şeref, namus ve haysiyet gibi kavramların sembolik önemlerine ve bunların kan davasının meydana gelmesindeki etkilerine yer verilmiştir. Çalışma, nitel yönteme bağlı kalınarak gerçekleşmiştir. Kan davalarında erkeklik rolünün ön planda olmasından dolayı görüşmecilerin erkek olmasına dikkat edilmiş ve toplam on katılımcı ile görüşme yapılmıştır. Davanın kuruculuk vasfını veya ortak söylemi yakalamak amacıyla, katılımcıların kan davasından dolayı farklı illere göç etmiş olmalarına özen gösterilmiştir. Aynı zamanda, olayın hafızadaki yerini fark edebilmek için olayı yaşayan ailelerin, çocuklarına olayı ve kan davasını nasıl bir söylem tarzıyla aktardıkları ve yeni ve eski kuşaklar arasındaki söylem benzerlikleri de çalışmaya konu olmuştur. Elde edilen bulgulara göre, kan davasında şan, şeref, namus gibi kavramlar olayın gidişatını doğrudan etki ettiği gözlemlenmiştir. Sosyal çevrenin tarafların kurumsallaşmış normlara bağlı kalarak hareket etmelerinde yönlendirici olduğu fark edilmiştir. Bu durum, olayın sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlamıştır. Kanaat önderlerinin ise tarafların uzlaşmasını sağlayan geçerli otorite erki olduğuna yönelik ortak bir kanıdan söz edilebilir. |