| Popis: |
Kronik böbrek hastalığı (KBH), nefron sayısı ve nefron fonksiyonlarında azalma ile giden ve sıklıkla son dönem böbrek yetmezliğine (SDBY) sebep olan, pek çok etyolojik sebebi olan patofizyolojik bir süreçtir. Son dönem böbrek yetmezliği safhasına gelen hastalar periton diyalizi, hemodiyaliz ve böbrek naklini içeren renal replasman tedavilerinden biriyle hayatını idame ettirebilmektedir. Diyaliz hastaları ile böbrek nakli (BN) yapılmış hastaların karşılaştırıldığı bir çalışmada BN'nin 4 yıl sonunda tüm sebeplere bağlı ölüm oranını %68 azalttığı gösterilmiştir (3). Bu nedenle böbrek nakli tartışmasız bir şekilde en iyi renal replasman tedavisi olarak kabul edilmektedir. Renal transplantasyon, içinde ürolojik ve vasküler komponentleri içeren major bir cerrahi işlemdir. Renal transplantasyon sonrasında kanama, hematom, lenfosel, insizyonel herni ve yara enfeksiyonu gibi cerrahiye bağlı genel komplikasyonların yanında, üriner kaçak, üreteral obstrüksiyon ve taş oluşumu gibi ürolojik komplikasyonlar ve arteriyel veya venöz tromboz ya da darlık gibi vasküler komplikasyonlar görülebilmektedir.Bu çalışma ile, EÜTFH Genel Cerrahi Kliniği' nde 2008-2011 yılları arasında böbrek nakli yapılan hastaların demografik özelliklerinin, cerrahi komplikasyonların, idrar yolu enfeksiyonunun, hematürinin, ve kreatinin seviyelerinin D-J stentler ile ilişkisini retrospektif olarak araştırmayı amaçladık.Bizim sonuçlarımız böbrek nakli hastalarında cerrahi komplikasyon açısından düşük riskli hasta grubunda D-J stent kullanılmadan başarılı sonuçlar alınabileceğini ortaya koymuştur. Bu nedenle bizim tercihimiz seçilmiş yüksek riskli olgularda D-J stent kullanılması ve kadavradan yapılan nakillerde olası cerrahi komplikasyon riskini göz önünde bulundurarak D-J stent kullanma indikasyonlarının daha geniş tutulmasıdır. Sadece seçilmiş olgularda stent kullanılması, stent yerleştirmenin getirdiği sorunlardan korunarak cerrahi komplikasyonları azaltacaktır. . 86 |
